Zombi




Ait olmadıkları yerlerde ve zamanlarda tekrar bedenlenen tasarımlar...
Zombiler.

Zaman:
1502 / 2001

Mekan:
Haliç - İstanbul / Aas - Norveç

İnsan:
Leonardo da Vinci / Vebjorn Sand


1502'de, şifre delisi ve gizem mühendisi ilan edilmesinden çok önce, elinde kağıtlarla bir adam İstanbul'a gelir.
Şehrin kodları ve dili şimdikinden farklıdır. İstanbul dilbigisinden sınıfta kalmamıştır henüz.
Adamımız bir köprü tasarlar Altın Boynuz'un koynuna.
2. Beyazıt'a bir mektup yazar, 2. Beyazıt'ın dilinde anlatır derdini.
Beyazıt, 'olmaz' der. Kelamı kanundur ne de olsa...
Adamımız ise bir Mona Lisa gülüşü kondurur suratına, planlarını alır, Roma dondurması yemeğe gider.

Doğu, yeni yeni ötekileşmektedir henüz.

499 sene geçer aradan. Önce kültür sınırsız, vatansız bir birikim olmaktan çıkarılır. Üstüne batı hiyerarşisi bindirilir. Bütünler parçalanır, aradaki boşluk karanlık diplere doğru derinleştikçe de köprüler dikilir heryere. Boşluğu kapatmayan, sadece onun üstünden geçen
köprüler.

Bu arada, soğuk enlemlerden birine Altın Boynuz'un kırık hayali dikilir. 1502'den gelen bir zombi...

Altından su yerine arabaların geçtiği, neyi neye bağladığı belirsiz, aidiyetsiz bir köprü.
Asla kendi olamamış, iki dünya arasında kalıp hayaletleşmiş, kişilik bunalımından muzdarip, kuzeyin soğuğu içine işlemiş, suyu özleyen bir yol köprüsü.

Üstünden geçebileceği suların kışın donup katılaştığı bir ülkede, Altın Boynuz'un sularını özleyen bir kuzeyli yapı...
İtalyan mı yoksa?
Yoksa İstanbullu mu?
Farkeder mi? Fark etmeli mi?