Starting to use radical applications of personal energy production now, can be a powerful opposition against outdated and hazardous ways of energy production methods like the Hydroelectric Plants, Nuclear Plants, Thermo-electric Plants. This is an overview on the forthcoming and already in use off-grid, energy habitat perspectives.
Enerji Kaynaklarını yerinde tüketmek ve fazlasını yaymak...
Hidroelektrik,
nükleer enerji gibi merkezi enerji üretim şablonlarının giderek baş edilemez
hale gelmesi, güneş ve rüzgar enerjisinin yanında radikal alternatifler için çoktan harekete geçilmesi gerektiğini söylemiyor
mu?
Ağ mantığı ile
örülmüş sistem öngörüsü çözüm olabilir mi?
Kişiselleştirilebilir enerji üretim imkanlarını keşfedip, onları işleme ve onları akıllı bir ağın parçsı haline
getirmek için daha ne kadar beklemek gerekiyor?
Şehirler her
anlamda tüketim-dönüşüm-değer değişimi-kazanç döngülerinin odağında. Yapısal çevre
ve nüfus yoğunluğu kesişiminde bu çok da normal.
Kentin tüketim izi,
çöpe hakim olma savaşı bile bunu gözler önüne seriyor.
Çöp toplayıcılarını
devre dışı bırakıp, çöpü toplama ve geri dönüşüm gelirini özelleştirmeye
giden belediyeler, iyi örgütlenmiş bir ağ içerisinde belirli mahallelerde
topladıklarını istasyonlara aktarıp dönüşümden gelir elde eden kişileri artık
var oluşlarını savunmaya zorluyor. İş bölümü ile gevşek şekilde
örgütlenmiş sistem, kontrol mekanizmaları ile egemenlik altına
alınmaya ve merkezleştirilmiş bir gelire dönüştürülmeye çalışılıyor.
Kendiliğinden ya da
ilişkiler ağı içinden değer tarif eden her şeyin yukarıdaki mantık ile
yönetilmeye çalışılması kırsal alanlara da bulaşıyor. Endüstrileşmiş tarım, enerji
kaynaklarına ulaşmak için doğa tahribatı... Oralar da baskı altında.
Şehirler hala tüm
bu tartışmalar içinde baskın bir yere sahip. Tüm kaynakların, ihtiyacın her
türlüsüne dair doymaz bir açlığa sahip olan kentler için coğrafyaları ve ülkeleri aşan enerji hatları ile toplanip odaklandırılması kaynakları sömürülen alanları sakat bırakıyor. Yakın coğrafyadan ve ülkenin dört bir
yanından enerji toplayıp bunu belli bölgelerde yoğunlaştırarak tüketmek, sürdürülebilir
olmayan sosyal ve ekonomik politikaların da bir göstergesi.
Doğa ve sanal
dünyanın ağ ilişkilerinden yola çıkarak bir enerji ağı hayali kurmak mümkün
olamaz mı?
Farklı türden canlıların,
yaşam mücadelesinde kurdukları ortaklıklar gibi bir yaşayan bağlantılar bütünü...
Bilgisayarların
kişiselleştirilmesi sonra, şimdi sırada üretimin kişiselleştirilmesi var. Endüstri devriminin kitlesel üretim
araçlarından, bireysel tüketimimiz için kişiselleştirilmiş makina
ve araçlara dönüşüm gözlerimizin önünde, şu anda gerçekleşiyor.
Kişiselleştirilmiş
enerji üretimi bu dönüşümden soyutlanamayacak bir gerçek. Küçük ‘akıllı’ araçların
enerji açlığı yüzünden prizlere mahküm olmuş insanın en önemli sorunlarından biri
enerji üretiminin kişiseleştirilmesi ve onun depolanmasının verimli hale
getirilmesi.
Çatıya konan
fotovoltaik panelden ve bahçeye dikilen rüzgar gülünden daha fazlası bu.
Bu konu farklı bir
bakışı gerektiriyor. Alışılmış sürdürülebilir enerji kaynakları
kullanımlarından daha fazlasını görmek gerek.
Enerjinin
kişiselleştirildiği bir zamanda, güneşten enerji elde etmek için artık panel değil
termoelektrik boya kullanılacak. Piezoelektrik ünitelerle, her hareket ve basınç enerjiye dönüştürülüp depolanabilecek ve kişisel araçların
çalıştırılacak. İnsanların ürettiği ısı ve
doğrudan biyo enerjinin kendisi bile bir enerji kaynağına dönüşecek.
Böylesi bir an
sadece enerji alanındaki buluşlarla değil, her alandaki gelişmelerle beraber
düşünülmeli. Çelikten üç kat güçlü ve şeffaf olan aluminyum, organik maddelerden sentezlenmiş polimerlerden
üretilmiş çözünen plastik, üzerinde çatlaklar
oluştuğunda güneş ışınları ve suyla girdiği tepkime ile kendini onaran çimento ve tabi
biyolojik olarak artırılmış ya da yeniden programlandırılmış, kumdan kum taşı sentezleyen bakteri, geceleri ışık yayan ağaçlar, kendi kendini üreten organik
ve inorganik malzemeler.
Heyecanlandıran tüm bu değişim öngörüleri bazı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Dönüştürülmüş
organizmalar için bir eleştiri onların kurduğu tüm yaşamsallık ve ilişkiler ile bir fenomen olarak ele alınmadan ‘şeyler’ olarak algılanmaları üzerine odaklanıyor. Mesela genetiği ile oynanmış geceleri ışık veren ağaçların aydınlatma elemanı olarak kullanılmaya
çalışılması gibi. Ağaç aynı buharlı motor gibi her
şeye dönüşebilecek, adapte edilebilecek bir şey olarak ele alınıyor. Bu tabi ki
gelecek dediğimiz an için hayal kurarken, makalede de belirtildiği gibi acaba
çok eski motivasyonlar ile mi hareket ediyoruz sorusunu sordurtuyor.
.jpg)
Tüm tartışmalar ile
beraber devam eden değişimin yakın zamanda hızla farklı bir yaşam alanı kuracağı
seziliyor. Biçimsel olarak fazla değişmese bile, aletsellik, enerji ve gündelik
hayatın dinamikleri anlamında çarpıcı dönüşümler hız kazanarak görünür olacak.
Canlı organizmalar gibi kendi enerjisini belirli kaynakları dönüştürerek
üretmek ve bunu organizmanın tümü için kullanmak veya bitkiler gibi döngüler sonunda
elde etmek bir çözüm olabilir.
Enerji ihtiyacını, kaynakları merkeze ulaştıran bir ızgarayla değil, merkezi olmayan yaygın bir ağ olarak örgütlemek, yeni teknolojilerle enerji habitatları yaratarak gündelik enerji ihtiyacını karşılamak, endüstriyel enerji ihtiyacını merkezi ızgaranın içinde bırakmak artık hiç olmadığı kadar mümkün.
Enerji ihtiyacını, kaynakları merkeze ulaştıran bir ızgarayla değil, merkezi olmayan yaygın bir ağ olarak örgütlemek, yeni teknolojilerle enerji habitatları yaratarak gündelik enerji ihtiyacını karşılamak, endüstriyel enerji ihtiyacını merkezi ızgaranın içinde bırakmak artık hiç olmadığı kadar mümkün.
HES, Nükleer
Santral, Termik Santral vb enerji üretim yöntemlerine karşı muhalefet için,
bireysel enerji üretimine dair radikal yaklaşımları bugün kullanmaya başlamaktan
daha etkin bir yöntem olabilir mi?
Devletler ve Enerji
şirketleri böylesi bir bağımsızlaşmaya izin verir mi?
Enerjisinin bazen
tümünü, bazen de bir kısmını kendi üretip tüketen, evler, mahalleler, kentler, adalar...
Hayal değil, yayılmayı bekleyen gerçekler.