naik|olotoj|inomilok|izm







Yenigelenekselcilik diye bir konu var ortalıklarda. Türkiye’de daha bu adı kendine almamış bir süreç yaşanıyor. Burda kimse bu duruma tanımı yakıştırmıyor. Halbuki benzerlikleri ortada. Yöneten eliyle bir yapılı çevre oluşturma; belirgin beğeniler ama hepsi geçmiş zamanla, tarihin yönetenler tarafından parlak bir dönemi olarak adlandırılan anlarıyla ilişkili, süzgeçten geçmiş, yeniden oluşturulmuş eski biçimler. Avrupa’da özellikle, İngiltere ve Hollanda’da çok meraklısı olan bir akım. Öncüleri, akımın şimdiki önemli isimlerinden Leon veRob Krier kardeşler. Onları himaye eden, onlara inşa ettiren de Prens Çarls. Boş bir ovaya eski tipte bir ingiliz kasabası kurdurtan kudret! Eski biçimlerle yeniyi kurmak...







Yeni konut projeleri, dev alışveriş merkezleri vs... ve aradan Belediye Başkanı’mız çıkıp sonunda müjdeli haberi veriyor: İMÇ yerine osmanlı konakları tipinde bir konut projemiz var. Rahatlıyoruz. Bizi bizden koparmış, kendimizi şaşırtmış, o ne olduğu belirsiz modern mimarlık örnekleri gidecek, genlerimize işlemiş, her ter damlası ile içimizden gelen, damarlarımızda akan, oksijenimiz konut tipleri gelecek. Ohh!! Düşündükçe daha da rahatlıyoruz. Sanki yapılan o konutlarda biz oturabilecemişiz gibi.




x
Saçmalık!!
Sanki binaları insan yapmıyormuş gibi, sanki kültürleri insan, yaşayış kurmuyormuş gibi, geçmişin kültürel biçimleri bugüne zorla, elekten geçen bir tavırla giriyor;seçicilikle bulaşıyor; bir paket halinde, kullanıma hazır. Yaşantı artık kendisi oluşmuyor, oluşturuluyor, zorla ite kaka. Ve her itiş kakış geriye dönüşü kutluyor. O güzel, muhteşem günler. İmgeler yansıtılanlar değil görülmek istenenler. Her yeri bu renkler sesler kişiler dolduruyor... Eski artık ne o günlerdeki gibi kalabiliyor ne de bugün oluyor. Eski artık arada kalmış, yapıştırılmış birşey.
İnşa edici karar alıcıların, yöneticilerin devrindeyiz. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki faaliyetlerden farklı bir faaliyet var etrafta. Belirli dönemlerde özellikle 1950’lerde belli koşulların oluşmasıyla en belirgin izlerini şehirde bırakmış, o dönemki işlerle benzerlik taşıyan bir hareket. Karar alınır, yapılaşma oluşturulur. O kadar. Modernist bir tavırla, ince elenip sık dokunan, bir şekilde geneli harcamayan, onu kollayan, sürdürülebilirliği dert edinen bir planlama çerçevesinde değil, esnek kuralları olan, ne olduğu belirsiz maddi ilişkilerle yürüyen, zorunlu gerekliliklerin bir anda zorunsuz hale gelebildiği, kaygan bir zeminde yükselen bir karar alıcı ve yöneticiler devri. Araçlarını, şeylerini, kullanıcılarını, geçmişini, şimdisini ve geleceğini, bu zamansal ayrımları özellikle yapıp derinleştirerek kuran bir yönetimsel devir.
Her ne kadar çok eleştirilseler de, modern binalar en esnek yapılar gibi görünür hep gözüme. Bölünmeye genişlemeye açıktırlar, ışık değerleri, boyutları yeterlidir. Bağlam dönüşümü bu esnekliği kurgusal olarak sırtlayabilir ve yepyeni bir örüntü oluşturtabilir.
NOBONİMÇ karma kullanımlı bir konut alanına dönüştürülsün, mevcut kurgu korunarak, modüller içinde birleşmeye gidilsin, perakende satış dükkanları, mağzalar, kafeler, lokantalar ile bambaş bir yer haline gelsin. Yakın tarihimizin en önemli mimarlık eserlerinden birisi zengin bir doku içinde yaşamına devam etsin. Özgün bir kurgu içindeki, bu kent içi konut, alışveriş, yurt, ofis alanı çevresini de etkileyecektir. Sadece pazarlanmaya yönelik konutların değil, sosyal konut niteliğindeki birimlerin de içine eklenmesiyle, gelir düzeyi düşük olan, oranın yerlilerinin ya da zaman içinde oranın yerlileşenlerinin şehrin, yaşadıkları bildikleri kendilerini oluşturup bağlandıkları yerlerini terketmeleri zorunluluğu da ortadan kalkabilir.
Konut-ticaret-alışveriş-lokanta...
Sırada büyüyen şehrin canlı dokusu içinde kalmış, eski, şehir dışı sanayi siteleri var. Bunlar daha tanımlanmamış rant alanları. Şimdiden biryerler kapatmak lazım. Bu yönde düşünenlere duyurulur. Zaman içinde maslaktaki oto sanayi sitesi gökdelenlerin plazaların arasında kalacak. Peki o zaman ne olacak? Büyük paraların döndüğü bir satış. Kenti yaşayanın, trafiğini, düzenini, düzensizliğini, susuzluğunu çekenlerin, boğazda yüzmesini bilenlerin, sokakları arabalardan çok yürüyerek geçenlerin, balığını kendi tutup yiyenlerin, otobüslerde terleyenlerin, işlerine geç kalanların derdi olacak yine tüm bu dönüşüm. Diğerleri için, kent ne güzel ki, menhettın, şanzelize, losencılıs, paris, tokyo vs gibi olacak.
Bir internet haberi manşeti:
İstanbul kente dönüyor!
Bunu biraz terste noku!
Hatta birkaç kere ard arda. İçindeki farklı anlamların suyu çıkıncaya kadar.
Saatin alarmı çalıyor.
Ter içinde uyanıyorum.