zaman||mekan-sal kutular | 1 |



Biletim elimde, kutuya iyice yerleştim, artık zaman-mekansal dönüşümün onaylı başlangıcı için muavini bekliyorum.

Gece yolculukları; mekansal bulanıklık yaratan şeyler... Sallantı, geçen arabalar, değişen yoğunluktaki ışıklar, geçip giden yolkenarı işaretleri...Hepsi bir hareketi anlatıyorlar ama bu dev ekran izlenimi veren pencerelerin ardında kalan imgelerin gerçekliğinden nasıl emin olabilirim ki? Belki tüm bu pencerelerden görünenler birer yanılsama, ve dışarda bindiğim kutuyu sallayanlar var.
Ne prodüksiyon ama !

Çok zorlamayayım.
İçinden geçtiğim coğrafyalara dair farklı bir aidiyetlik kataloğu oluşturuyorum zaman-mekansal kutu içinde geçen bir gece yolculuğu sırasında. Aydınlıkta hiç görülmemiş bir yerden geçerken, gecenin karanlığında sıra sıra dizilmiş florasan lamba direklerinin bir at yetiştirme çiftliğinin arazi sınırlarını belirlediğini nerden bilebilirim ki; eğer giriş tabelasını o karanlıkta gözden kaçırmışsam ya da uzakta görülen, bir yerleşim yerini çağrıştıran o ışıklarla yol arasında kalan koyu karanlığın göl mü yoksa tarla mı olduğunu?
Aklıma bin tane gerip şey geliyor: yeryüzü üstünde bir kara delik, girilmesi yasak özel bir araştırma alanı, birilerine bırakılan ışıklı bir işaret...

Yol uzundur, kutunun içi de sıcak ya da soğuk, ya da çok sıcak ya da çok soğuk. Bir şekilde başka bir algısal zorunluluğun kapıları böylece açılır. İç mekanla kurulan zoraki/ zor ilişkiler...
Şu klimayı biraz açar/kapatır-mısınız?

Kutu tam bir görecelilik teoremi ispatıdır. ( basit bir anlamda )

Yol uzun/kısa gelir...
İçerisi çok sıcaktır/soğuktur...
Film güzeldir/çirkindir...
Kahve soğuktur/sıcaktır...


Yolculuk adı verilen, bir bireysel simulasyonlar dizgisi.
Bayan yani olsun mu?






Fikir saçıyoruz:

Ayak masajı yapan, ayak koyma uzantıları
Mikro klimatik hava perdeleri ve ısı ayarlı koltuklar
Optimum yataylıkta, vücudun maksimum yatma konumuna gelmesine imkan veren, dolgunluğu değişebilen, vibrasyon ve sallantı azaltıcılı koltuklar
Herkese kulaklık yerine, simülasyon gözlükleri > fiziksel mekandan koparak, algını görsel ve duyusal girdilerle bozup, yol boyunca, deniz kıyısında bir kitabı okumak, bir oyuna dahil olmak, arkadaşlarınla yolculuk sırasında buluşmak...
Ve daha fazlası...

Son nokta >> herhangi bir yere gitmeye gerek kalmadan, bir ara simulasyon ortamında ordaymış gibi bulunmak << zaman/mekansal kutu olarak, istenirse yolculuğun kendisini de simüle edebilen bir simulatör hayal mi gerçek mi?

Belki yakın zaman için gerçekleşmeyecekmiş gibi görünen birşey bu. Yakınlığın uzaklığı ise belirsiz tabi ki. Belki de en güzeli şöyle demek; üç vakte kadar olabilecekmiş gibi görünüyor.

Peki bu kutuların bağlandıkları istasyonlarda neler oluyor?
Molalar; yarı uyanık geçirilen o uykulu tıkınma, boşaltım ve esneme anları...Sürrealist çağrışımlara açık olunan zamanlar, ya da garip bir şekilde, başlıbaşına sürreal olarak kurgulanmış anlar...
Büyük simulasyonların parçaları:

İzmir/İstanbul arası : mola sırasında, tuvalette bangır bangır küba müziği çalıyordu. Müziğe katılmak isteyen yolcular coşkulu osuruklarla soloya çıkıyorlardı.
Bu filmi nerde görmüştüm?
Bnuel!! Sen mi geldin?