Bir kod çözücüden başka bir şey değil bu beyin.
Öğretilen karakterler içinden daimi olarak kod üreten ve üretilmiş olan kodları çözen organik bir protein yumağı.
Dünyanın bu köşesi için şu anda okumakta olduğun kod sistemi 29 + 10 karakter ve bir takım sembollere sahip. Senin için bu kodun düzensiz halden düzenli hale geçişi ise muhtemelen varlığının beşinci, altıncı ya da yedinci yıllarında başlamış olmalı. Bundan önce ise bu kod sistemine bakışın şunun gibiydi:
Jey gü kuyr sapabbti hobis. Döri kintur vasabi kabuba, jeyki manadu minisattir i ep po karayanti sabutahşç.
Karşındaki şey, beynindeki dizgeyle kurduğu etkileşim sonucu şekle giriyor hep.
Beynin kodları çiziyor herşeyi. Algının kapı şifrelerini kim yazdırıyor peki?
Ayar kodunu doğru yazdığında çözdüğün şifre özgürleştirici mi ki? Kendini kilitlediğin bir kasaya giriyorsun belki de...
A = A ?
3 x 3 = 9 ?
Limonu genel geçer algı standardında “mor” görmene rağmen, kafandaki sarı algısı “mor” ile özdeşleşmişse, mor gördüğün limonlara hayatın boyunca sarı demediğin ne malum?
9/11, ne zaman çıktı kesir olmaktan?
Orta Doğu bıyık, esmerlik ve ilkellik ile kodlanırken, Orta Doğulu İsa’nın sarışın, selvi boylu tasvir kodunu niye kimse sorgulamıyor?
İslam’ın örtünme kodu fosforlu karakterle göstere göstere neden yeniden yazılıyor?
Kadın bedeninin ayıplığı ve günahkarlığı erkeğin hangi tahrik algoritması ile kodlanıyor?
Katillik ve kahramanlık hangi kodla birbirinden ayrılıyor?
İnancın kutsallığının ve kabul edilebilirliğinin sınırlarını kim kodluyor?
Rantın şehir algoritmasını kim yapıyor?
15 yıl önce hayatımızda olmayan şeyler, şu an neremizde vazgeçilmez olarak kodlanmış duruyor?
Dünya düzdü bir zamanlar...
Ve entari giyerdi erkekler, kadınlık etek ile tanımlanmadan önce...
İyelik zamirlerinin olmadığı dönemler vardı belki de...
Kim yazıyor bu kodları?