güncel kentsel kurgular


İletişim araçlarının, birebir bedensel karşılaşmaları ortadan kaldırmadığı, erken kentsel dönemde, kentsel mekanın gelişimi karşılaşmalar üzerinden biçimlenmekteydi. Kentsel yaşantı, o karşılaşmaların farklılık ve belirsizliği üzerine gelişen, bir zemin üzerinde dönüşebilen, bu yüzden karşılaşanların da katkılarını gerektiren ve neredeyse zorunlu kılan bir yaşantı biçimiydi. Sokaklarında, parklarında, piyasa alanlarında ( italyan meydanları yani piazza kelimesi üzerinden türkçeye argo anlamlı da olsa benzer bir anlamla yerleşmiş olan, piyasa ) bu tarz bir kentsel yaşantının donatılarını görmek mümkündür. Donatılar, parklarda, sahilde, yol kenarlarında, kaldırımlarda, kullanıcıları yani karşılaşanlar olmadan, kullanılmadan da olsa var olurlar. Nedensellikleri karşılaşma ile tanımlıdır. Ancak ileri medya çağında, iletişimin bedensel karşılaşmaları zorunluluk olmaktan çıkardığı, bireysel yeni uzuvlarla bilgiye, ve karşılaşma simulasyonlarına ulaşılabilinen günümüzde, kentsel mekanda tekil duran, kullanıcısını bekleyen donatılardan oluşan bir kentsel mekan kurgusu artık mevcut değildir. Kentsel mekanda, herşey özelleştirilmeye başlamış, tanımlı hale gelmiş ve nasıl bilgisayar ortamında, tanımlı arayüzlerle girilen tanımlı ilişkiler, kişilere deneyim simülasyonları yaşatıyorsa, kentsel mekan da, böyle simulasyonların, sanal ortamdan çıkıp kentsel mekanın gerçekliğine yansıtılması ile kurgulanmıştır. Kentsel mekanın teması artık bilinmez ve tesadüfi değişikliklere açık, kişisel yaratıcılık yansımaların yapışabileceği bir açık alan değil, işlemlerin tanımladığı, tanımlı girdilerin tanımlı cevaplar ürettiği bir deneyimsel simülasyonlar platrofmu yansımasıdır.

Bu noktada, ileri medya öncesi yaşayışın, kamusal ( public ) kullanımları, kentsel kamusal mekanları yavaş yavaş özelleştirilmekte, ve aidiyetlikler üzerinden temalar olarak, kentliye yani eski kente sahip olan yeni kenti kullanan olarak tanımlı kullanıcıya kurgular, temalar olarak sunulmaktadır.

Bilgisayarların kişiselleşmesi ile sanal dünyanın yaygınlaşması, yansımasını kentsel mekan üzerine de düşürdü. Sanalın “-miş gibiliği” kentlinin yani kullanıcının tanımlı deneyimleri yaşamasına imkan verirken, onun yaratıcılığını ve müdehalesini en düşük seviyeye düşürür görünmektedir. Çünkü tanımlı veri etkileşimi üzerine kurulu kentsel mekan, dış müdehalelerin dönüştürücü ve bilinmez etkilerine açık değildir.

Bilgisayarların ( computer ) , kişisel bilgisayara (personal computer PC) dönüştüğü bir yaşamda, insan yaşantısının geçtiği kentler de, kamusal kentlerden ( public city PC ) özelleşmiş kentlere ( private city PC ) dönüştüğünden sözedilebilir.

Kentin özelleştirilerek temalaşmış bir alan haline geldiğine dair, bu yorumum, Rem Koolhaas’ın Charlie Rose’a konuk olduğu programda aktardığı görüşlerle örtüşür görünmektedir. ( Charlie Rose, 25 mart 2002 )

Koolhaas, bu programda, yeni kentsel yaşayış örüntüsünün belirleyicisinin alışveriş (shopping) olduğundan bahsederken, kamusal alanın(public space), kentsel özelleştirilmiş alanlar haline geldiğinden ve eskiden kamusal olan kentlere herhangi bir şekilde giriş yapabilirken, artık kentlere girebilmek ve kentsel yaşantının içinde olabilmek için, karşılığının ödenmek zorunda olduğundan bahseder.

Alışverişin, ihtiyaç karşılamaktan daha çok, tüketime yönelik yarattırılan ihtiyaçların karşılatılmasına dönüştüğü, mevcut alışveriş örüntülerinde, tema alanlar ve yeni tip alışveriş kurguları, alışverişi arttırmak için kullanılmakta ve alışverişi yeni bir deneyim olarak sunmaktadır. Temalar, benzer şekilde, şehir yaşantılarının, şehre ekonomik değer katacak kişilere pazarlanmasında da, Florida’nın tanımladığı, yaratıcı sınıfa kenti pazarlamak için kullanılır. Kent yaşantısı artık, yaşamın dinamiklerinden oluşmuş bir etkileşim alanı değil, temalara bağlı kurguları yaşamak üzere kullanıcılar tarafından katılınan bir gösteridir.