yaratıcılık ve hayat komedyası

Şu aralar ben tezle uğraştığım ve diğer noboniklerden de tasarıma dair bir üretim gelmediği için, bloga yeni tasarımları koyamıyorum. Yeni tasarımların çalınma ya da esinlenmeye açık bir şekilde, hiçbir yasal koruyucu olmadan, burada sergilenmesi de ayrı bir problem. Tabi ki bu, süreci ya da eskizleri bile yayınlamama engel oluyor. "one minute"in bile telif hakkı alınırken, insan paranoyak bir şekilde herşeyden biraz çekiniyor.

Tezimin içinde konusu yaratıcılık olan bir bölüm var.
Tanımlanması gösterilmesi ne kadar da zor.
Eylemsel karakterden yoksun, düşüneninin "çok yaratıcı, iyi, vb. bir fikrim var" diyerek sadece dile getirdiği düşüncelerin yaratıcı fikirler olarak adlandırılamayacağı, insanların soyutta yaratıcı olamayacakları vb. gibi tanımlamalar, eylemde bulunmayı, yapmayı, yaratıcılığın gerçekleşmesi için gerek koşul haline getiriyor.
Burdan tüm konuşan ama yapmayan gururlu soyut yaratıcılara duyrulur.


Bir de, yaratıcı kişilere ait kişilik özellikleri sıralanmaya çalışılıyor incelediğim çalışmalarda.


Uyumsuzun önde gideni yaratıcı, ve kendi eylemi çıkmaz bir sokak gibi.
Bir tek kendisi için değil, onun sokağına girenler için de.


Gardner diyor ki: " yaratıcı bireyin yörüngesine girenleri yıkım ve trajediden oluşan bir miras sarar."
Ekliyor, bu bireyler "dobra ve zordurlar".

1. Yaratıcısın; dengesizlik ve denge arasında gidip gelmeler sırasında, yıkımları ve trajedileri engellemeye çalışacak, ya da onlar umrunda olmadan ne yapıyorsan yapmaya devam edecek ve sonunda yine bir şekilde bir an birşeyleri düzeltmeye çalışacak ve tüm bunların duygusal dalgalanmasında yok olup bir an tükenirken, onlardan beslenip yükselecek, üretecek, sonra yine bitecek, biraz duracak, umutsuzluğa kapılacak, etkilenecek, yükselecek, sonra... ve her insan gibi ama dolu dolu yara bere içinde bir gün biteceksin.


2. Yaratıcı değilsin, ama yaratıcı olma oyununu seviyorsun; kimlikleri kullanacaksın, sıkılınca "normalleşip" durulacaksın. Ya da oyuna gerek kalmayacak, tükenmeden biteceksin.

/// Yörüngeye girenler için ise ne desem boş...