dün gece

ağaç.
a) ağacın sahip olduğu kendine içkin özüne dair özellikleri ile karşılaşmamız ve onlardan bazılarını algılamamız ile mi onunla bir ilişki kuruyoruz (ki bu yüzden, ağaç denilen şey herkes ve herşey için başka şekillerde algılanabiliyor ama yine de bir şekilde algı hep benzer)...

b) ağaç ile kurulan ilişkide ortaya çıkan, herkes ve herşey için başka biçimlerde olabilen algıların toplamına bakıp mı ağacın özüne dair özellikleri vardır diyerek bu bağlamsal yapıyı dilde mi kuruyoruz. ( benim oyum buna)

kişisel olarak, dilde tariflediğimiz ruh, öz, gerçekliğin kendi gibi kavramların, onları temellendirirken bizler tarafından, bir şekilde kaçınılmaya çalışılan, ama her seferinde tarifsel bir yapıya mahkum edildiklerini düşünüyorum.

aklımdaki tarifsiz ( ki tarifsizlik de bir tarif aslında, tarifli olmaya karşıt olarak anlamlanabiliyor, yani tarifsiz olandan bahsedilirken yine bir tarif yapılıyor) belirsiz, güvencesiz birlik düşüncesi. birbirleri ile bağlantılı ama "özü"nde değerler tariflemeyen her biri, birbiriyle bağlantılı parçalar tarafından aktif olarak her an dönüştürülen birlik.

akşamın herhangi bir anında, nedensiz bunlar üzerine içten ve coşkuyla bir şekilde konuşabilmek bir nimet. (sina ve deniz'e)
sevgiler