tekrar

bana neyi neden yapamayacağımı söyleyenlerden bıktım.
o yapılmazlıkları nasıl aşacağımı benimle konuşmak yerine, beni onları nasıl aşamayacağıma dair iknaya kalkışanlardan sıkıldım.
(yukarıdakinin aynısını daha önce de yazmış mıydım ?)

söz meclisten dışarı, ben zaten az çok neyi yapamayacağımın nedenlerini bin didişmeyle kendim aşmaya çalışırken, aşma yollarıyla bana destek olacak olanları arıyorum.
en motive zamanlarda, çık! o şu bu ondan bundan şundan olmaz bu!
diyenler...

heyecanlanıp coşunca gözden kaçma ihtimali olan durumların gösterilmesi tabi ki güzel.
gözden kaçanlar olmazlıkların kapısıysa uyarmak tabi ki iyi, ama yetmiyor, beni boğuyor...göstermek yetmez aşmak için beraber düşünelim. çünkü zaten pek çok kişi herhangi birşeyin gerçekleşmemesine yönelik sonsuza yakın sebep gösterebilir.
ama biz aşsak ya?!

hayal dediğimiz şey o kadar yumuşak ve o kadar varlık ile yokluk arasında birşey ki, tüm yapamazsın edemezsinlerin arasında hayali gerçek edenin bizler olduğumuzu, inandığımız sürece gerçekliğin baskın kılındığını unutuyoruz.

I have a dream / imagine all the people / Peter Pan

içinde yaşadığımız ülkenin bile var olması bir hayale inanma meselesi. şu anki halinin de sebebi yine güçlü bir şekilde inanılmış şeyler, ya da birilerinin o kadar da güçlü inanmaya devam etmemesi.

ince kumlu sahilde ıslak kumdan köfte yapmak gibi hayalleri işlemek.
ilk eline aldığında, bıraksan eline yayılır, parmaklarının arasından akar gider.
ama dikkatli bir şekilde, bir bir eline, bir diğer eline, yeterince seri aktarırsan çamuru, içindeki fazla su gider ve elinde yoğunluğu ile birbirine kaynaşmış bir bulamaç kalır.

onu kuvvetlendirmenin yolu da, bu sıkı bulamaçı kızgın kuma bir süreliğine gömmektir.

yoğurup duruyorum, elimden akanlardan yılmayıp tekrar tekrar kum almaktan elime, tırnaklarım ve parmak ucu etlerim aşınmış durumda, tuzdan sızlıyor. kızgın kumun altında bir sürü köftem pişiyor...

neden, niye, öyle olmaz, yok şöyle yok böyle diyenlere siper ediyorum şapkamın siperliğini. deniz ara ara bacaklarıma ulaşıyor, tüm mayom kum içinde, bileğimin üst kısmıyla akan sümüğümü siliyorum.

sahilde oyuna katılmanın sakin yolu, yavaşça gidip oynayanın yanında onun yaptığını yapmaktır. bireysel eylem yanyana olunca kendiliğinden karışır.
gerisi aynı hayali kuran bir sürü insan.

davet yoktur.
oyunun içinde denemek yoktur.
ya oynuyorsundur, ya da dışındasındır.