mavi bedri rahmi


salı sabahı bekleyişimde kapalı dükkan kepengi arkasından görüp gözüme kestirdiğim bir kitabı satın aldım bugün.
Assos'ta sahilde bulduğum bir taş üzerine bir delik açtırtmak için, kapalı takı tamiratçısının önünde açılmasını beklerken, karşısındaki dükkanın vitrininde görmüştüm bu kitabı. Bedri Rahmi'nin mavi yolculuk defterleri... bugün gidip kitabı satın aldım, ama deliği açtırtmadım.

taş hala taş; taş, fikrim olamadı daha... kendi kendimi durdurdum, bir fikre ikna oldum.

mavi yolculuk takıntım var.
sadece bir kere çıkmış olsam da fikrine takıntılıyım.

mavi yolculuk; mavide bir yolculuk değil, kendi başına mavidir gibi gelir bana hep. bir şeyde onla bir olma hali.

mavi bir şeyde bir seyahat değil...
bazen kuruda günlerce mavi olma halim bundan...

kitap, cevat şakir'in daveti üzerine izmirde, efsanevi bir "ilk mavi yolculuk" ekibinin buluşmasından ve yaptıkları ilk geziden bahsediyor çok kısa olarak. sonrası çizimler...

bazısı çok etkili. sabahattin ali'ye dair olan iki çizim inanılmaz. onun karakteristik hallerinden, trajik hikayesinden mi yoksa çizginin etkisinden mi bilmiyorum...

suyun üstündeki bu garip 9 adam. yedikleri içtikleri belli kısıtlı...az meze, bol ve hep balık, büyük ihtimalle de rakı.

ama hep muhabbet. izmirden bodruma doğru yolda, efese milet e denizden uğramak, oralarla ilk karşılaşmalar, balıkçıdan oraları dinlemek, çizmek, konuşmak...

bu konuşmak dediğim de hakikaten konuşmak. ikna için değil, laf olsun diye değil, esastan konuşmak. öyle ki yolculuk bitince bile çarşaf çarşaf mektup üzerinden konuşmaya devam etmek.

sıkıcı ve tekrarlı olmasın istiyorum yazı. dikkatle okunamadığını biliyorum. ama 9 adam bir tekne, uzun mu uzun bir yol. biri şair, biri yazar, biri ressam, bazısı hepsi, bazısı hepsinden başka birşeyler...

tantana değil başka birşeyler istiyorum. ete kemiğe giren, acıyan hoşa giden...

söz dediğin beyinden öte ete batmalı ki insan pullansın.


hayatın mavisinde balıkçı bir balık olmak için plan yapıyorum.
kitap çanak tutuyor...