politika

tv izlememenin verdiği akıl sağlığı ne güzel birşey. görüntü ve ses ile oluşturulan koşullandırmanın dışına kaçabiliyor insan. başka şeylerin esiri haline dönüşebilir yine de ama en azından tv nin esiri olmuyor.

muhalefet partisi genel başkanı istifa etmiş. şunu samimi bulmuş bunu bulmamış, cumhurbaşkanı biraz acele etmediniz mi demiş...

hiçbiri yok...

güneş doğar, güneş batar, çiçekler kurur sulanır, dostlar gelir gider, yemek yenirken masaya oturan biri ile tesadüfen bir arkadaşlık başlar...aynalar hep sen ve yanındakiler, iç sesin de hep senin ve onların sesidir. radyo dalgaları ile ulaşan sinyaller değil...

bir de tabi internet medyası var. belki tv kadar etkili ama, sanırım daha onunla bu tarz bir yüzleşmeye hazır değilim. zaman...

peki ya politika?
edilgen bir şekilde sessiz kalmak, bir neden ya da sonuç değil de bir gereklilik mi?
parazit yapanlar sessizleştiğinde ve karardığında, insan kendi politikasını okumaya, kurmaya başlıyor.

aman sakın öyle birşey olmasın diye; reklamlar var, diziler var, haberler var; var oğlu var...