pierres appelé

Sabahın bir körü.

Doymamış karın ve uyanmamış akılla, sarı arabada yarı baygın yolculuk...
Şehrin Pazar tatilinin en son uykusunun tenhalığında, bir okulun kenarında ya da kentin büyük meydanında aynı yarı doymuş yarı akıllı yarı baygın insanlarla buluşma.
Sağnak yağmur altında, şehirden uzaklaştıkça, konuşmalar devam ettikçe ve gün yükselecek dilekleri ile hedefe doğru yaklaşık 3 saat yolculuk sonunda, ilk ya da son farketmez, baharın yeşile boyadığı Ege ovalarına biraz yukarıdan bakan bir tepenin yamacından çevreye bakmak...
İnanmaya inancın doğuşu için güze vesile. Yağmur dinmiş, güneş pırıl pırıl, hafif hafif ısınan hava ile, nem toprakan ayrılıp tepelere yükselirken, sise ve kokuya dönüşüyor. Alinda.
Kendi küçüklük anılarımın kazındığı taşlar, kokular, sesler bedenimi her yanımdan çekiştiriyor. Daha önce gittiğim herşeyin var olduğu her yöne doğru.
Bedenince yok olasıca.
Ege.