bandrolsüz #2

dün akşam melike hanım ile beraber apartman projesine, bandrolsüz #2'ye gittik.
Bakkal Press, Folio Magazine, Onagöre, REC Collective ve Too Many Books, toplaşıp kendi bastıklarını satıyorlardı. 
bugün ve yarın, son iki gün, sonra başka bir bilinmez mekanda olacaklar.
böyle kitap/fanzin/dergi mi olur dedirten ve hatta annem bile kitap yapar deyip, annelerine yaptırdıkları kitabı satarak hem kitap yapma eylemine bir türlü geçemeyenleri (bence, sanki), hem kendilerini (bence, sanki) ve işlerini, hem de o işi satın alanları (bence, sanki) dalgaya alan şeyler...
sulukule üzerine olan kitaba dikkat!!!
ali ve okay 'onagöre' olmuşlar. takipteyiz. 
bize martini ikram ettiler.
işin tadı: simurg'da ikram edilen çay ruh hali.


biz oradayken başka arkadaşlara da denk geldik, asmalının kalabalığının ortasında, uğultulu dumanlı alkol tüketiminin kenarında beyaz bir "iyi grafikli kutu"da sakin aylaklık.
bakkala tapabilir miyim, biraz daha bakmam lazım. ama üretilmiş "şey"leri sevdim. 


içeridekilerin içeriklerinin ne oldukları ve ne kadar satıldıklarını tartışmayıp konuyu dondurarak işlerin grafiklerine sıçrarsak:
görmeye değer, üretim kışkırtıcısı, hadi dedirtici, yapalım karar aldırıcısı.
bunun için bile görmeye değer.


baskının kağıt tüketimini içeren süreci tartışmalı da olsa, herşeyin dijitale kaydığı, dijitalde ve elde basılmış olarak kayıt altına alındığı takip edilebilir hale geldiği şu zamanda, elde üretilmiş şeylerin daha da kıymetleneceğine dair süregelen inancım kuvvetini yitirmedi. 
nasıl kağıt, nasıl baskı gibi sorularla keşfedilecekler, tartışma desibeli düşük hareket alanı geniş üretimler yapma yollarını açacaktır.


insanın aklına enteresan yöntemler geliyor.


iyi ki de gittik.
é