eyvah.

herşeyi bırakasım geliyor.
tam bu mevsim.
önceki kendilerinin üstüne düşen bir hisle bu günler geliyor ve geçiyor. on kadar gün. daha fazla değil.
başı ve sonu arasında hep Oblivion çalıyor.
sıcağa kararsız ve illa ki hep o hafta soğuk şehrin havası öksürmek isteyen içimin göğsünü sıkıştırıyor.
altında şort üstünde tişört üstü svetşört, ayağında ayakkabı ve içinde çorap; yaz başı durması imkansız akşamüzeri sıcağı yok olmuş, etraf yağmurdan toprak kokarken, terk edilmiş sitede yol üstündeki taşları, kumları ezen yalnız yürüyüşünü dinlyerek sahile inmek. buna benziyor.
mayıs.