hussein nereye bakıyor?



bizim görmediğimiz, şu ileride binaların ötesinde, yuvarlağımsı tatlı dünyanın hafif kambur sırtının gerisinde sakladığı bir yere...
ya da zaman mekan ötesi, hayalindeki bir uzaydaki bir "yokyer"e...


musee des arts decoratifs'e sergisine gidiyoruz. kapıdan girince sertab erener bangır bangır "üzgünüm leyla" söylüyor, arkasında ince saz. dev bir ekranda; eş zamanlı arkada duran bir heykel üzerine yüz projeksiyonu ile... istanbul'da bu iş vardı. ama şimdi tüm iş, ilk katın soundtrack'i oluyor...


10 yıllık bir retrospektif, o zamandan bugüne... catwalk videoları, eskizler, işler... 


bedenin üzerindeki, ondan bağımsız birşey gibi değil, ona takılan birşey değil, onunla birşey. ve sadece onunla uğraşmıyor. çünkü yaptığı düşlediği her ne ise, bu ana, bu mekana ait değil. kendi mekanı, müziği, yerçekimi, kokusu, üretim yöntemleri var. bu yüzden sadece o "kıyafet" ile uğraşmıyor. onun mekanına dalıyor, onun algılanma biçimini video ile şekillendiriyor. buranın fizik kurallarında deneyimlenemeyecek olanı, deneyimlenmesini istediği ortamda o ortamı kuracak araçlarla var ediyor.


ama başka bir yere bakıyor; tam göremiyorum...


...başka bir yazının konusu olacak olan promenade planteé' de yürüyoruz. binaların cephelerine bakıyorum hızlı hızlı. bizde yeni uygulanmaya başlanan cepheler, çoktan eskimiş; kağıt üstünde "şöyle şeyler olsa" dediklerimiz denenmiş; kötüleri ( burda kişisel soru işaretli parantezler gerek tabi kişisel iyi kötülere dair ) elenmiş, sonrasında yenileri denenmiş... malzemeden, tasarımın dilinden zamanı okumak mümkün.


bizim coğrafyada, şimdi yeni yeni birikiyor herşey. para, ideoloji, gerilim, bilgi, iyi, kötü... çok hızlı, çok vahşi... ve sanırım böyle olması da doğal. ama sürece müdahale edilebilir. 


bizde yeni yeni kopyalar yapılıyor, daha yeni yanılma aralığına giriliyor... ama her bir yapılan satacak...neye yarayacak, ne ifade edecek çok önemli değil bugün yapanlar için. en azından öyle görünüyor. ama bir ihtimal; zamandan bağımsız o doyma anı geldiğinde akıllı sorular sorulmaya ve talepler oluşmaya başlayacak her alanda. 
böyle hayal ediyorum.


o zaman da cevaplar, o gün o sorulara maruz kalanlardan değil, o gün, o anı dahi geçmiş olanlardan gelecek. o yüzden doğrudan karşındakine değil, başka bir yöne, daha öteye bakmak lazım.


bu, bugün birşeyler yapacak olanların da karakteri tabi ki. gününe dair yaratıcı ve itici fikir ve eylemler, bugün bugünde değil, hep bugünün dışında, ileride, sağda, solda, başka bir yaratıcı üretim ve hayal aleminde bu andan başka birşeyler ile uğraşanlardan gelecek.


ancak o zaman...
hussein oralara da değil; oralardan bakıyor gibime geliyor.