"bak orda ne var, parlak bir şey var"




"altın gibi bir hayat var" diye devam ediyor reklam.

yıl 1978, atıf yılmaz, umur bugay'ın senaryosunu yazdığı, köşeyi dönen adam filmiyle sinemalarda. başrolde Kemal Sunal. komedinin o dönemin güncel politikasıyla içiçe geçtiği, dönemin politik atmosferinin, hırslarının, markalaşmanın kentin yüzeylerinde, gazetelerden toplanan kuponlarda anlatıldığı, yine bir politik komedi.
komedi ile harmanlandığı için mi çarpıcı gerçeklik normalleşiyor ve kabul edilebilir, hatta yok sayılabilir oluyor anlamak zor. buradan filme dair bahsettiklerimden bir parça gösteren güzel bir bölüm izlenebilir.  

filmin çekilme tarihi tesadüf değil. 1977 yılı 1 mayıs'ının! ve şimdiki adı mustafa kemal mahallesi olan ama daha çok bilinen adıyla 1 mayıs mahallesindeki yıkımların ( bu film tabi ki kendisi de bir propaganda aracı o gözle izlemek gerek ) üzerinden çok da zaman geçmemiş. ümraniyenin sırtlarında yeni kurulan bu gecekondu yerleşmesi, hem dönemin kültürel ve ekonomik ortamının doğurduğu göçlerin aynası, hem de politikanın kentsel mekanda görünür hale geldiği ve onu kurduğu bir yer. örgütlü direnişin ve hak mücadelesinin neredeyse bir sembolü. aynı dönemde İTÜ'lü mimarlık öğrencileri tarafından hazırlanmış bir imar planı bile var...

iç ve doğu anadolu'dan gelen nüfusu, karmaşık hemşehrilik ilişkileri, inanışları ve etnik kökenleri bir arada barındıran mahalle bugün bile, politikanın kentsel mekanda aktif olarak yaşandığı bir yer. hemen hemen tüm sol fraksiyonlardan grupların kısaltmaları, etnik kimlik üstünden temellendirilen sloganlar ile dolu duvarlar, politika konuşmaktan çekinmeyen, haksızlıkları dile getiren, konuştukları konulara hakim, kadın muhtarı ve muhtarlık çalışanları, cem evli, protestan kiliseli, camili, bugün de eskisi kadar kaynayan bir yer. yakın dönemde medyada görünür olan olaylarla gündeme ara ara gelen mahalle, önce irileşen ilçeler sınırları arasında parçalanmış ama ne olursa olsun çoğu zaman toplu taşımadan yoksun bırakılmış, imar planları geciktirilmiş!, asayişi sağlamakla görevli birimlerin ilgisizliğine maruz kalmış, bahsi geçen yıllardan bugüne kadar hep bir "problem" alan olarak görülmüş.


komedi filmine geri dönelim. ama bu sefer bugünde geçen bir komedi filmine. mahalle ataşehir'e bağlanır. karşısında Varyap Meridian yükselirken, mahallenin her sokağı, artık apartmanlaşmış gecekonduların üstünde yükselen kulelerle süslenir. binalar arasından sıradan sürpriz açılarda ise çarpıcı üst üste gelişler olur. 
inşaatlar artık mahallenin sınırına neredeyse dayanmış durumda. imarsız bir mahallenin tedirgin sakinleri haklı olarak, bize her seferinde soruyorlar: "neyi çekiyorsunuz?", "ölçtüler ölçtüler bitiremediler, ne olacak buraya?" başlarına gelme ihtimali yüksek bir şeyi haklı olarak sezercesine...
bu yapı stoğu tabi ki dönüşmeli, herkes farkında, rantın herkes farkında, gerekli düzenlemelerin herkes farkında...ama illa öyle ya da böyle mi olmalı? etnik politik ya da kültürel temelde ayrılıklar üstüne kurgulanmamış, daha kapsayıcı ve olabildiğince katılımcı, rantı paylaşan bir "olmayan yol" mümkün olabilir mi? yani en azından şehrin bazı yerlerinde de olsa...
sonuçta, dürüstçe bakınca, tüm bu binalar ve yapılı çevre istanbul'un, hatta türkiye'nin her yerinde var. belki de bize özgü ve daha üzerine "provakatif çılgınlıklar" içinden düşünmediğimiz bir alan. 

kasıt tabi ki, "bulutlara kadar giden evler var; her katta bahçeler var" değil; sadece!