
[Önünde ruhunun gövdesi olan gölgesi duruyor, arkasında da bal rengi havadan ay sarkıyordu.
Ruhu ona, "Beni gerçekten atacaksan, yüreğini vermeden atma; dünya acımasızdır; yüreğini bana ver de yanımda götüreyim," dedi.
Balıkçı başını kaldırıp gülümsedi, "Yüreğimi verirsem sevgilimi neyle seveyim?" diye haykırdı.
Ruh, "Ama, acı bana! Yüreğini bana ver, çünkü dünya pek acımasız, korkuyorum," dedi.
Balıkçı, "Yüreğim sevgilimindir; bunun için artık durma, çek arabanı," yanıtını verdi.
Ruh, "Ben şimdi sevemeyecek miyim?" diye sordu.
Genç Balıkçı, "Defol karşımdan, artık sen bana gerekli değilsin!" diye haykırıp yeşil engerek saplı bıçağını aldı, ayağının çevresinden gölgesini kesip attı; Ruh da ayağa kalkıp önünde durdu. Balıkçı ona baktı; tıpkı kendisine benziyordu.
Geri çekilip bıçağını kemerine soktu ve üzerine bir korku çöktü, "Defol!" diye mırıldandı. "Bir daha yüzünü görmeyeyim."]
tomtom sokakta Ceyl'an Ertem konserindeydim. tesadüfen gördüm, zaten sokağa gidecektim. yeni bir NOBON etkinlikleri dönemi başlıyor, onlara dair konuşmak için.
'karanlıktaraf': ışık altında olan, görünüp duran ya da görünmesi için aydınlatılan şeyler hep gerçekler değildir. diğer gerçeklikleri keşfetmek için göz kamaştıran ışık kaynaklarına doğru kör gözlerle yürümek, ya da aydınlığın dışındaki gölgelere girmek gerek.
bir konuk gelip 'karanlıktaraf' tan hikayeler anlatıyor; dinliyor ve konuşuyoruz.(sohbet)
'olmayanşeyler': onları görmek isterdik, görüp bilmek. ama artık yoklar ya da zaten asla var olmadılar. 'olmayanşeyler'e dair kısa sunuşlardan sonra, bir masa başında önümüzde büyük bir kağıtta onları düşlüyor, çiziyor, haklarında notlar alıp, konuşarak karalıyoruz. iki saatte onlara dair hayaller kurup var ediyoruz.(hızlı atölye)
yine tematik film gösterimleri başlıyor.
ve ayrıca pazar günü akşamüzeri yemek atölyeleri düzenliyoruz.