Et ceux qui ne font rien ne se trompent jamais.



...demiş atalarımız.
benim eski ortaklardan uğur da "bi gün sen şu abidik gubidik işlerden para kazan, ben de işi bırakmazsam" demişti eski iş yerinde çalışırken ve dolmuş şöförüyle! uzunca gülmüşlerdi. sonra işi bırakmış ve ortak iş yapmaya başlamıştık...

zaten ben başka nasıl işlerle uğraşıyorum ki?


şu isveç hikayesini biraz eskizlerle paylaşmak istedim. giysi takası yapmak istediğini ve bunu beraber yapıp yapamayacağımızı soran nazlı, isveçte bir arkadaşına ait pek güzel manzaralı arazideki bu ev projesini beraber yapmayı önerdi. 
önceki ay içinde projeden blogda bahsedip, eskiz perspektifleri ve model görüntülerini paylaşıp detay olarak kendisinden bahsetmediğim için nazlı ile biraz uzunca konuşmalar yaptık. bu defa bana bir şekilde kızmaz sanırım.
aşağıda süreci yine sadece benim ürettiğim malzemeler üzerinden anlatacağım. 
malzemenin iddalılığından dolayı değil, paylaşmak istediğim için paylaşıyorum. çok ahım şahım şeyler de bulmayacaksınız.


Bay A belediyenin kendisine altlık olarak sunduğu projeyi değil kendisinin "hayat projem" dediği yapıyı yaptırmak istiyordu. tesisat işleri ile ilgilenen Bay A. elinde belediyenin yapmasına izin vereceği bir proje olduğu sürece, projeyi aynen inşa etmek için pek çok arkadaşından destek alabileceğini söylüyordu. 


ilk başta kırma çatı istemediğini, evin brüt betondan olmasını istediğini biliyorduk. aklındaki imajı da bizlerle paylaştığı projelerden öğrenmiştik. nazlı da sürekli şöyle diyordu: işte aynen böyle bir şey istiyor.
belediyenin örnek projesinde, yapı, yarı bodrum + iki kat olmak üzere, eğime oturan 2,5 katlı bir yapı olarak tanımlanıyor ve kesitlerde kırma çatılı olarak gösteriliyordu. 
ben de standart kaşınmalarım yüzünden eldeki verilerle alakalı alakasız çizip duruyordum.  


üç ayrı sirkülasyon şeması ve yaklaşık altı farklı plan tipi deneyip bunları nazlı ile yaptığımız toplantılarda paylaşıyordum. üzerine konuşuyorduk. tüm bunlar olurken de projeye dair sorular çıkartıyorduk. talep edilen manzara boyunca uzanan bir havuzun gerçekçiliği, kışın ona ne olacağı, arkadaki sırtın araziye düşürdüğü gölge ve manzaranın yönü yüzünden gün ışığından nasıl en fazla yarar sağlanabileceği, malzemeler, kar meselesi, Bay A'nın sipiritüel merakları için odalar, girişler, yaklaşımlar...
tüm bunlar kişisel yoğunluklar dolayısıyla öğle yemeklerine sıkışmak zorunda kalıyordu.

bu sırada da elimizdeki dökümanlardan benim tam anlamadığım ve şüphe duyduğum ama hep herhalde öyledir diye üzerine konuşulan emsal ve örnek projede yapının yerleştirildiği lekenin değişmezliği vb gibi konuları belediyeye sorması için Bay A'ya mesaj çekiyorduk.


sonunda cevaplar gelince anlaşıldı ki, arazi sınırlarından dörtbuçuk metre çekme dışında bir sınırlama yoktu. o zamana kadar biraz o dokuz buçuğa onluk kutuya sıkışmış aklım biraz rahatladı. aslında ölçüler çok güzeldi. içinde pek çok farklı biçimde yerleşebilmek için keyifli bir başlatıcı...
yeni durumla farklı bir fikir geldi aklıma:
doğu batı yolculuğu yapan güneşin gölgesini üstüne düşürmeden, güney güneybatı batı güneşini tam olarak alabilecek bir havuzu aydınlatması için yapının yüksek kottaki kütlesini kırmak ve farklı bakışlara doğru yönlendirmek...
bunlara bir de gün ışığı alarak ısınacak, dış mekan kışın karla kaplandığında görsel olarak kendi yeşilini öne koyarak ona açılan bir iklim kontrollü avlu yapmak...
neden olmasın? 
bunun üzerine bir de yapıyı eğime doğru yükseltip güneşin gün içi yolculuğunda gölgelenecek alanlar yaratmaktansa, eğimin ters yönüne son katı koyup, güney, güney-doğu, güney-batı yönünde aydınlanan dış ve iç mekanlar yaratmaya karar verdim. o fikirleri de defterde bir kaç çizimle denedim. nasıl mekanlar olurlar, neler görürüm acaba diye.

sonunda garip bir kesit çıktı. garip olduğu kesin. aslında ters alanlara yönelen, ortasında bir sera/bahçenin olduğu kuzeyli bir ev...
bu deneysel mekanların hislerini yazarak anlatmak saçma. belki daha önce paylaştığım görsellere bakmak bir his yaratabilir, burada. 

en üst kot ormana ve denize açılan yaşama alanı, orta kot odalar ve en alt kot da garaj hobi odaları ve kiralanabilir odalar... 
Diğer alternatif de sınırları belirli kare form içindeki fikirlerden, düz çatı ile sirkülasyonun ortada olduğu bir yorum. 

her ikisinde de fikir: 
en üst kottaki yaşama alanında, bir yönde denize bir yönde ormana açılmak...odaları orta katta tutarken, Bay A'nın odasını sürekli deniz manzarasına açılacak şekilde konumlandırmak... 
En alt kotta ise, motorsiklet ve araba tamiri hobisi ile diğer meraklarını gerçekleştirebileceği ve bahçeye doğrudan açılan, bahçeye çıkmanın imkanı olmadığı soğuk kış aylarında ise sürekli ona yönelmiş pencerelerinden içeriye ışık ve manzara alan, yaşayan bir zemin kat yaratmak...

Bay A istanbula geldi. iki alternatifi onunla paylaştık. sevdi de sanırım. en azından sıkılmadı. 

sonra şunları bizle paylaştı:
brüt beton yapamıyorum. çok pahalıymış gelmeden soruşturdum. 
üç kat yapamıyorum, belediyenin taslağına sadık olmam lazım.
havuz istemiyorum, belki gelecekte; o yüzden evle doğrudan ilişkili birşey olamaz.
ahşap da kullanabiliriz (ki o ana kadar tek malzeme isteniyordu!) hatta öyle olursa ben kendim çakarım.
hatta kolay uygulanabilir metal türevi kaplamalar da olabilir.
maksimum inşa edebileceğim alan tabanda şu toplamda şu (ki o ana kadar dört buçuk çekme dışında herhangi bağlayıcılığı olan bir şey yok diyordu!)

aha!
nasıl.

mesafe olunca böyle oluyor belki de. 
yeni bilgiler projeye güzel girdiler. düşük bütçeli keyifli malzeme araştırmalı ve yaratıcılığı zorlayacak sıkıştırmalar. bu altlık üzerine güzel fikirler yarattırabilecek bir dürtme...

e tamam o zaman sen bunlara bir bak üzerilerine notlar al sonra bizle paylaş, bir bitiş tarihi belirleyelim ve belediyeye vermen için o tarihte çizimleri tamamlayalım dedim.

bugün nazlı mesaj attı. Bay A kasıma kadar birşey yapmayın demiş. biraz kendisi de çalışmak için kütleye, benden sketch up modelini istemiş.

oldu.
yani olmadı. 


sonra birden ter içinde uyandım!