bunlar kültür mü deniz mi?

Tekrar tekrar düşünsem de aynı sonuca varıyorum. 
En çok satan tasarımlar genellikle, en gereksiz, en işe yaramaz şeyler. 

Düzeltiyorum: Onların bize en gerekli, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak en işlevsel şeyler oldukları her türlü araç kullanılarak anlatılınca... 
Düzeltiyorum: Daha önce farkına varmadığımız ihityaçlar, daha önce hiç içine düşmediğimiz kullanımlar bize kabul ettirilince...
Düzeltiyorum: 'güzel' bir şey ortaya çıkıp ona sahip olma arzusu yarattırılınca
...

Yeni teknolojilerin insanın fizyolojisi ve zihinsel faaliyetlerini değiştirdiğine eminim. 
Ama bu bir telefon markasının 4. nesli ile 5. nesli arasında bir yıl sonra geçiş yaparken, yarattığı çılgın pazarı açıklamaya yetmiyor. Orada devrede olan, tasarımı kapsayan pazarlama stratejileri ve çok iyi de işliyor. 

Akıllı telefonların adında saklı, gündelik yaşamdaki tüm bıktıran akılsızlıklara ya da kişisel yetersizliklere üstün gelecekmiş gibi gelen o gizemli bilgelik, sadece  depolardaki stokları ve banka hesaplarının virgül solundaki alanını eritiyor; başka değişen pek bir şey yok. 

Elde bir tablet ile parklarda dolaşmak, Uzay Yolu'nda Sulu'nun inilen o garip yeşil gezegende analiz yaparken, o gezegendeki o yoğun doğaya tek aykırılığı yaratan parlak üste yapışan giysi ve eldeki analiz yapan ekran duygusunu gerçek hayatta kuruyor! 
Bu bir gerçek. 
Ama sonrası? Ellerindeki tüm teknolojik aletleri son gigaherzine kadar kullanan, yaratıcı kullanıcıları buradan selamlıyorum. 
Ama biliyorum ki pek çoğumuz benim gibi, ne kadar CS6 - 7 - 8 de olsa, fotoşopu hala 5.0 düzeyinde kullanıyor. Sadece o programı değil tabi; artık giderek hızlanan teknolojik gelişimde, neredeyse her yarım yılda bir yenilenen yazılımdan araçlara her türlü şeyi...

İnsan hayal ettiği dünyayı kendine kuruyor. 
Hayal edip gerçekleştirme hızı da giderek iki durum arasındaki mesafeyi kısaltıyor. O yüzden insanın kendi geleceği için düşlediği teknoloji ve doğanın iç içe geçtiği gelecek artık ne kadar yakınsa, insanın kendini ve yaşamı yok ettiği ya da teknolojik gelişmenin güç yarışında galip gelebilmek için tüm teknolojik bilgiyi sildiği gelecek de o kadar yakın. 
Kalemi sayesinde çizim yapabildiğim "akıllı telefonu mu kullanmalıyım, yoksa deferi çıkartıp ona mı çizmeliyim" sorusu, bu felaket senaryolarına hastalıklı bir şekilde takılıp duruyor, karar süreleri uzuyor... 

Ya bir gün her şey silinirse...
Yazılar, fotoğraflar, sesler, videolar... Yeni benleri kuran, sayısal ortamda bir ben var eden tüm izler yok olursa...
Tüm kızların gelinlik; erkeklerin sünnet kıyafeti içindeki o küçüklük fotoğrafına bakmak için uzun zaman sonra yeniden, yapışkanı azaldığından kaymış fotoğrafları düzelte düzelte o hedef fotoğrafa ulaşmak için albümlerinin sayfalarını çevirdiğini düşlüyorum. 

Balık çiftliklerinde yetişen kültür balıkları, çiftliğin kurulduğu alanlardaki deniz balıklarının kültürünü de etkiliyor. Hazır yeme üşüşen deniz balıkları başka şeylerin yanında aynı yemden de yiyor. Üreticilerin, tasarımcıların, pazarlamacıların kurduğu ortam, sen ona dahil ol ya da olma seni değiştiriyor. Yaşam dönüşürken akıl dönüşümün hızına yetemeyip kendi durduğu yeri, yaşamı şaşıyor; muhafazakarlaşıyor. 

Tüm sorular aynı denizden çıkan balıklara dair sorulan o soru kadar anlamsızlaşıyor, tezgah baki ...
"bunlar kültür mü deniz mi ?"