O Gün Neler Oldu

Malum 21 Aralık'ta Anadolü Üniversitesinde "Yerli Ütopyalar" adlı bir seminer verecektim.
Veremedim...

İstanbul'dan Ankara'ya gidip, orada tanıdık bir kaç kişiyi görüp, hızlı tren deneyimi yaşayıp akşam Eskişehir'e geçmekti niyetim. Seminer tarih ve konusuna karar verdiğimiz zaman da hemen uçak biletini aldım.

Sert bir fırtınalı gece geçirmiş İstanbul sabahının köründe, uçağım 10:45 olmasına rağmen yola çıktım. Malum iş günü, hava karlı; kaza ve azıcık kardan yol kapanma ihtimali yüksek.
Ortalık uçuyor. Twitter'a haber düşüyor. 15 araba Boğaziçi köprüsünde birbirine girmiş. Havanın nasıl olacağı belli olmasına rağmen gece köprüde dona karşı önlem alınmamış...
Taksim'den Sabiha Gökçen'e kadar yol beş kere tıkandı...
Çevre yolunun tüm bağlantı yolları karla kaplı...

bir buçuk saatlik yol sonunda havaalanına geldim.
Bir gariplik var. Pist nerede? 
Uçak saatini bekledim. Sonra kapı, sonra otobüs ile uçak yanı; ve kapılar açılmıyor. yirmi dakika otobüs içinde bekleyip, sonra kapıya geri dönüş; yarım saat sonra tekrar otobüse, sonra uçağa, uçakta kırk beş dakika bekledikten sonra ilk inmek isteyen yolcu; sonra bir kırkbeş dakika daha inmek isteyen altı yedi kişi; sonra bir yarım saat daha inmek isteyen on beş kadar kişi, uçak içinde isyan, biletlerimizi iade edin gerginliği.
Üçüncü saate yaklaşırken kalktım, inen başka bir on kişilik grupla beraber indim. Otobüse geçtim. otobüste bir yirmi dakika daha bekleme.
Otobüs uçağın yanından uzaklaşıyorken uçak tekerlekleri önünden takozları aldıklarını gördüm. Yine de kalkacak mı inebilecek mi belli değil. 
Vehbi Koç sanayi müzesindeki uçak hariç, daha önce hiç bir uçağa binip içinde vakit geçirip yine aynı yerde inmemiştim!
Ankara'yı es geçip Eskişehire doğrudan gitmek için Kadıköy'e geçmeye karar verdim. Oradan bir otobüsle giderim dedim. Serviste yanımda oturan adam, uçağının Gaziantep'e inemediğini, Kayseri'yi pas geçip, Ankara'ya zorla indiğini anlattı. Sabiha Gökçen'e de ikinci seferde inebilmişler. 
İyi ki indim dedim. 

Kadıköy'de hava iyice sertleşti. 
Hava durumlarına baktım. Eskişehir İstanbul yumuşuyor İzmit sertleşiyor. 
Cumartesi dönmem gerekmese atlar giderdim ama İstanbul il sınırı içindeki çileye dahil olmak, normalde yarım saatte varabileceğin yere varamadan, kenti yönetenlerin salaklıkları yüzünden saatlerce yolda mahsur kalmak istemediğim için gitmedim. 

Bazı yerler var, yılın altı ayı sürekli karla kaplı. O yerlerde uçaklar vızır vızır, hiç sorun yok. Sabiha'dan kalkamayanlar da oralara inip kalkıyorlar, maşallah. 
Sen gerçekleri görmezden gelip, bir hafta çilesi çekilsin ne olacak dersen, kaza oluyor diye kayganlaşan yolda kayan sürücüyü suçlarsan, kazalar yüzünden trafik polisleri, karayolu ekipler ve sağlık görevlileri işlerini yapamıyor diye halkı basın açıklamasında halka şikayet edersen...
Halk da seni seçer tabi. 
Seçiyor. 
...