K2-İzmir

K2, yıllardır bildiğim bir yerdi ama hiç ziyaret edememiştim. Açıkça: ne büyük 'salaklık'.  
2008'de şimdi hangi bağlantı üzerinden bulduğumu hatırlamadığım bir deklarasyonu okuduğumda 2003 yılında kuruluşundan o güne kadar devam eden yapısının değiştiğini öğrenmiştim. 
Kapandı mı, dağıldı mı derken, önünden arabayla geçtiğim zamanlarda yerinde duran tabelasını görmeme rağmen de gidip gezmemiştim. 

Bravo! 

"Belki de İzmir'deki en eski asansörlerden biri olabilir" diyorlar, merdivenlerden yukarıya çıkarken...
Burası Kardiçalı Han, Büyük Kardiçalı Han. 
Wiki, burası için Türkiye'nin ilk betonarme yapılarından biri diyor. Heybetli köşe binanın deniz yönündeki cephesinden pasajına giriyorum; bir kahvehanenin yanından merdivenlere yöneliyorum. Duvardaki bir deliğin ardındaki güvenlik ve danışma odasının yanından geçince asansörü görüyorum. 
Cephe boyunca dizilmiş odaları birbirine, benim giriş yaptığım pasaja açılan koridorlar bağlıyor. Dört beş metrelik koridorlara açılan her kapı her pencere merak uyandırıcı. Kardiçalı Han'da sadece sanatçı atölyeleri yok, ticari işlerle uğraşan eski dükkanlar, yeni ya da eski muhasebeciler ve küçük esnaf ofisleri de var. Biri bir keman yapımcısının atölyesine açılıyor, biri bir resim sanatçısının stüdyosuna, diğeri bir takı tasarımcısının odasına. 
Her bir oda neredeyse bir 'merak dolabı'. Hele üç metrekarelik bazı odalar var ki; pencerelerinden bakıp önünde saatler geçirmek mümkün. 
Sıkı sıkıya kapatılmış kapılar da var tabi ki. Onlar da işi daha ilginç kılıyor.
 
Dolanırken, Başak'ı bir masa üzerine konmuş sandalyede öğrencilerine poz verirken görüyorum. Bir kaç yıl önce Baykuşlar'ın yaz çalışmasında tanışmıştık. Bana dolanırken eşlik ediyor, mekanı anlatıyor, orda bulunanlarla tanıştırıyor. 
Farklı stüdyoların içinde ve koridorda farklı gruplar çizim yapıyor. 
Koltuklarda, sandalyelerde oturuluyor, yerler seriliniyor, ortalıkta çiçekler, mobilyalar, malzemeler... Aşağıda yeni açılacak bir sergi için oda kumaşlarla kaplanıyor. Yurt dışından yeni gelmiş bir sanatçı, yabancı misafirine ortamı gezdiriyor... Yine uyanan Berlin hisleri...
Böyle yerleri gezdikçe, açık bir şekilde heyecanlanıyorum. Aklımda 'ah çok iyi'ler ile 'wow, hadi be'ler yankılanırken, yarı trans durumunda ortalıkta dolaşıyorum. Çevredekiler benim kadar heyecanlı değil. Kısa süreli ziyaretin örttüğü, bilmediğim bir gerçek var herhalde diye düşünüyorum. Sanırım heyecanı dinginleştiren o  hisler Dokuz Eylül Güzel Sanatlar'dakilerin hissettikleri ile aynı şeyler. 
Üretimin karşılığını bulması...
Ya da ürettiğini paylaşırken şöyle iyi hissettirecek bir ortam yokluğu...
Aslında her şey var. 
Küçük ama keyifli, içerik olarak da hiç de kötü olmayan bir kütüphane, sanatçı arşivi... Ayşegül Kurtel burada, devam ediyor. K2 ayrıca Trans Artist'te de var. Residency'i incelemek için buraya bakabilirsiniz.
Boş bakışlarla yine söyleye geldiğim şeyleri söylüyorum ortaya; artık bir yerde yaratıcı şeyler yapmak için illa oradan beslenmeye gerek yok; orada olmayan ama ilham verici sanal ya da gerçek şeylere ulaşmak o kadar kolay ki; yapmıyor olmak sadece bir bahane gibi kalıyor. 

Sözlerin sonuna doğru, baştaki gürlük tabi ki azalıyor; zihinde akan düşüncenin içine iç ses "e sen ne yapıyorsun" sorusunu fısıltıyla ekiyor.


Bir şeyler bekler gibiyiz.
Ama görünen o ki sorun mekanda değil, biz de.
Dirsek temasında bulunabileceğin insanlarla, uygun fiyata yerleşebileceğin atölyeler burada. Kütüphane burada, ilham verici şeyler internette, orada, burada, her tarafta. Yolun karşısı deniz, biraz ileride çarşının kalabalığında malzemeler, bir diğer tarafta Kordon...

Orda olan biteni yerelde daha çok sahiplenmek, ya da sahiplenilmesini, desteklenmesini sağlayacak ortam ve araçları geliştirmek belki en büyük eksik.
Kendi prensipleri ile yönettiği değer değişim yöntemleri ile buradaki üretimin entellektüel alanını ve dolayısıyla o topluluğu var etmek gerekiyor. Bunu sanatçıdan beklemek onun üretimini sıkıştıracak, hislerini dağıtacak bir yük olacaktır. En başta bahsettiğim deklerasyonda da tam olarak bundan bahsediliyordu. O zaman bunu kurabilecek kişilerin ortaya çıkması gerekiyor...