Yahşibey 33-Yalnız Taştan Duvar Olmaz!

Bitti.

Farklı üniversitelerden 10 öğrenci ben ve Nevzat Sayın 15 gün, Emre Senan Tasarım Vakfı'nın Tasarım Çalışmalarında EV teması üzerine çalıştık.

Emre Senan Tasarım Vakfının Logosundan devşirme Yahşibey 33 - EV Logosu, benden 'olay'ın kendisine armağan.



Sonuç ürünler yakında dijital olarak incelenebilir halde olacak.

Ama şüphesiz sonuçtan çok 15 günün her biri daha da önemliydi.
Sadece cibinliklerle ayrılan yataklar, kapısız duş ve tuvaletler, beraber pişirilen yenilen temizlenen mutfak, sessiz bir köy, Nevzat Sayın'ın tasarladığı evler...
Mekanların, belirli tip yaşama biçimini nasıl buyurduğunu kanıtlayan bir deneyim. Mahremiyete dair alışkanlıkların nasıl mekanla kurulduğu ve o mekansal kullanımın nasıl tutucu güdüler geliştirdiğine dair bir yeniden keşif...

"Görünsün istemiyorsan bakmayacaksın" diyor Emre Senan. Haklı da.
"Eğer yiyecekler açıkta kalırsa, böcek sinek ve karınca gelir. Bırakmayacaksın, şaşırmayacaksın. Temiz bir havuza girmek istiyorsan, bakımını yapacaksın. Çöpleri ayıracak ve organik olanları hayvanlara atacaksın."

Emre Senan ile Şubat 2013'te Kuzguncuk'taki Ev/Atölyesinde Açık Mimarlık yaptığım röportaj burada, meraklısına.


15 gün ve mekan, insanların arasından cinsellik odaklı tutucu basit tabularını, 'ben yemek yapamam' yersiz inatlarını, 'ay burda böcek var' şaşkın tavırlarını değiştirdi. En büyük sonuç sanırım buydu.

Antik çağdaki konutlardan, geleneksel Anadolu evlerine, sinemada ev temasından, Nevzat Sayın'ın Şevki Pekin'in tasarladığı yereldeki çağdaş evlere kadar pek çok örnek üstüne tartıştıktan sonra öğrenciler, Yahşibey köyünde, iki odası pansiyon olarak kullanılacak ve misafirlere ayrılacak evler tasarladılar.

Çok kısa sürede üretildi projeler. Katılımcıların düşünme-çizme-sonlandırma süreçleri arasındaki geçişlerde takıldıklarını ve beni de zorladıklarını söylemeliyim. Sorumluluk vererek süreçte söz hakkı tanımak, yapı programlarının, mimari kararların, günlük iş düzeninin hep katılımcı tarafından belirlenip sahiplenilen bir şey olmasına çalıştım. Ama ekibin çoğu için bu tavır ve belki de 'yarı tatil' modu her şeyin giderek uzadığı bir erteleme modunu yarattı.
Nevzat Sayın daha çok o takılma aşamalarını kaybolma hissinden öğrenmeye ve yüzleşmeye alan bırakmadan, deneyimiyle sonuca yönlendiren, bunu yaparken de kendi tasarlama düşüncesine dair yaklaşımlarını yaparak gösteren bir roldeydi.

Yahşibey ve Bademli köy muhtarlarının da bulunduğu bir sunumden sonra, ertesi gün, tüm yapı temizlendi ve bir sonraki atölyeye hazır hale getirildi.

Mimarlık eğitimimin ilk senesinin sonunda katılmak için başvurduğum ancak kabul edilmediğim Yahşibey Tasarım Çalışmaların'da bu yaz yürütücüydüm. Oldukça fazla ertelenmiş bir tanışıklık...

Temizlikten sonra gittiğimiz plajdan güneş battıktan sonra yaya döndüm. Zeytin ağaçlarının arasından geçerken solumda sahile vuran dalgaların sesleri ve sağımda zeytinliklerin koyu karanlığı içinden gelen bir kaç erkeğin keyifle söylediği türküler hala kulağımda. Yol kenarında arabaların ışıkları yanımdan hızla geçerken yaşadığım tedirginlikten sonra Yahşibey'in Bademli'nin sırtlarında ışıyan turuncu sokak lambalarını görünce ışıkları anlamsızca durup izlemem hala aklımda...

Emre Senan, ben ve Mardin Artuklu Üniversitesi'nden atölye katılımcısı
Uygar Bingölbali

Çok önemli şey kazandım bu süre boyunca.
Birisi Emre Senan gibi bir mütevazi süper yaratıcı... Onu daha yakından tanıma fırsatı paha biçilmez. Bir diğeri de harika heykeltıraş Bihrat Mavitan ve harika eşi Alev Mavitan.
Bihrat Mavitan ve eşi ile 15 gün boyunca ara ara görüşüp ancak son gün uzun uzun konuşabildik. Devamı gelecek...

Her ikisi de Bornova Anadolu Lisesi'nden Abilerim. Bu da ayrı bir keyif.
Köyden ayrılmadan, Nevzat Sayın ile köyde gezerken gördüğüm (bence) dev BALIK kayada bir iz bıraktım.



Ve harika atölye binalarına, zamanla ısınarak önce kabaracak sonra dökülecek çift taraflı bantlarla Nazan Öncel'in popüler mimarlık yapı bilgisi mottosunu yazdım:

'Yalnız Taştan Duvar Olmaz!'