FRANSIZ MÜTEVAZİLİĞİ

Ne sanıyordum ki; bir kitapçıda uzunca vakit geçirdikten sonra hiçbir şey almadan çıkacağımı mı? Tabi ki öyle olmadı. Kitapçıya / kitaba karşı mahcubiyet yaşar mısınız siz de? Daima olduğundan daha uzun bir süreymiş gibi gelen zamanı kitaplar arasında geçirdikten sonra hiçbir şey almadan gidersem sanki raftakiler darılacakmış gibi hissederim. Öyle anlarda acele kararlar vererek "of bunu niye aldım sanki" dediğim çok kitap almışımdır. 

Paul Valery, Mimar Üzerine Aykırı Düşünceler-Paradoxe Sur L'Architecte Eupalinos Ya Da Mimar   Çevirmen: Alp Tümertekin Yayınevi : Janus Yayıncılık - 2018


İki dakika önce içeriğine bakıp, baktıkça sandığım şey olmadığını anlayıp yerine bıraktığım kitabı kitapçıdan çıkarken çantama yerleştirirken bulduğumda kendimi, ilk anda o vazgeçiş sebeplerini de hatırlamam bile. Taze yaşanmış bir deneyimin derinliğini ilk anda fark edememek gibi... 

Paul Valery'nin Mimar Üzerine Aykırı Düşünceler ve Eupalinos ya da Mimar kitabı da onlardan birisi. İstanbul Mimarlar Odası binasının altındaki kitapçıyla gönül bağım olmasının etkisiyle alınmış, kitaba değil kitapçıya bağdan okunan diğer şeylerin yanında bir çırpıda 4 günde bitirdiğim bir kitap...

İlk metin genç bir şairin mimarlık güzellemesi; yüzyıl başı mimarlığının arayışlarının, ya da yüzyıl başı hayatının mimarlıkta kalınlaşan kabuğunu kırma denemesini yansıtıyor. Diğer metin Eupalinos ya da Mimar, Sokrates ve Phaidros'un diyaloglarından oluşuyor. İtiraf edeyim öyle olmadığını anladığım halde, kitap alma mahcubiyeti ile tekrar kitabı elime alınca öyle sandığım haliyle aslında bu diyalog Platon tarafından aktarılmış falan da değil.

Ah naif hislerim. Ah uyuşturan aceleciliğim. Nasıl da düşünemedim, 20'li yaşlarında genç bir şair Valery'nin Fransızlara has naiflikle Sokrates'e ses verecek kadar alçakgönüllülükle bu metni yazmış olduğunu!

Ne olduklarını bilmesem de bu kitapta bulmayı umduklarım mimar hislerimden kaynaklanıyor biliyorum. Bu hislere karşılık gelen bir şey bulamadım. 

Bulduklarım, altını çizdiklerim daha çok Valery'nin varoluşçuluk felsefesine yakın cümleleriydi. 
Aşağıdaki satırları, mimarlık eğitiminin başında olanlar; ya da ne iş yapıyor olursanız olun, hayatlarını bir anda değiştirmek isteyenler dikkatle okusun. 

s.89-90
"SOKRATES
Çok kişi olarak doğduğumu, ama tek kişi olarak öldüğümü söyledim sana. Dünyaya gelen çocuk sayılamayacak kadar çok kişiden oluşan bir kalabalıktır, yaşam bu kalabalığı kısa sürede tek bir bireye indirger, o birey de ortaya çıkar ve ölür. Benimle birlikte bir sürü Sokrates doğdu, onların içinden de yargıçlara ve baldıran zehrine borçlanan Sokrates ayrılıp öne çıktı. 

PHAIDROS
Ya bütün ötekilere ne oldu?

SOKRATES
Fikir, birer fikir halinde kaldılar. Var olmak talebinde bulundurlar, ama reddedildiler. Kuşkularım ve çelişkilerim olarak kendi içimde tutuyordum onları...Raslantı bazen bu kişi filizlerini destekler, doğa değiştirmeye çok yaklaşırız o sıralar. Kuşku dahi duymadığımız zevkler ve yetenekler buluruz içimizde: Bir müzisyen birden strateji uzmanı olup çıkar, kılavuz kalkıp hekim olduğunu hisseder; erdemi kendine yansıyan ve kendisine hürmet eden kişiyse içinde bir Cacus'un saklandığını ve hırsızın ruhunu barındırdığını keşfeder.

PHAIDROS
Doğru, insan bazı yaşlarında kavşaktaymış gibi olur.

SOKRATES
Ergenlik yolların tam ortasında yer alır... Sevgili Phaidros, gençliğimde bir gün ruhlarım arasında tuhaf biçimde teredütte kaldım. Raslantı dünyanın en anlaşılmaz nesnesini getirip bırakmıştı ellerime. Bende uyandırdığı sonsuz düşünceler beni şimdi olduğum filozofa götürebileceği gibi, olmadığım sanatçıya da götürebilirdi... "

Kitabın sonunda SOKRATES'in ağzından Valery'nin kendine nasıl bir mimar rolünü yakıştırdığını; ya da Sokrates'e nasıl bir mimar rolünü yakıştırdığını okuyoruz.

s.142
" (...) İsteklerinizi sizlerden biraz daha kesin tasarlayanım ben; hazinelerinizi sizden biraz daha sebatla ve dahice tüketeceğim ve hiç kuşku yok ki size pahalıya patlayacağım, ama sonunda bu işten herkes kazançlı çıkacak. Bazen yanıldığım olacak, hep birlikte bazı yıkıntılara da şahit olacağız, ama başarılmamış bir eser bizi en güzel olana yaklaştıran bir basamak sayılabilir her zaman; bunun da yararı saymakla bitmez. "

Aniden alıp, hızla okuyup, bir o kadar tez yazıyorum tüm bunları.
Daha derin çıkarımlarınız varsa benimle paylaşın. Meraktayım.