MİMARLIK İÇİN ORTAM YARATMAK

Sergiler ve konferanslar güzel ama İzmir'de üretilen mimarlık için ortam yaratan etkinlikler daha da güzel. Dün, 20 Nisan 2019'da 14:00'te Mimarlar Odası İzmir Şubesi Mimarlık Merkezi'nde başlayan "Mimarlık Maratonu" etkinliği tam da bunu amaçlıyordu. 

Odanın Serbest Çalışan Mimarlar Komisyonu tarafından organize edilen, iki oturumda gerçekleşen etkinlikte 10'ar dakikalık 10 sunum yapıldı. Sunum yapan mimarlar uygulanmış, uygulanamamış proje, ödül almış ya da almamış yarışma projelerini sundu. Farklı ölçek ve programdaki yapılara dair sunumlar Mimarlık Merkezi'nin 300+ kişilik salonunun yarısını dolduranlar tarafından izlendi.  


Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin diğer şubelerden ayrılan bir karakteri var. Bunu yazmamın sebebi sadece pek çok projede kurumla yaptığım iş birliklerinde edindiğim izlenim değil, farklı şubeleri de bilen İzmir dışından mimarlardan da dinlediklerim. Kent hakkına dair taviz vermez mücadelesini bile, kurumlar ve kişilere saldırmadan, ilişkileri bozmadan yapıyor şube. Diğer tüm çalışmaların büyük kısmı da doğrudan mimarlık meslek alanına değer katmaya odaklanıyor. Kendi kaynaklarıyla hem de meslek örgütlerinin merkezi hükümet tarafından kaynaklarının kesildiği bir dönemde yaptığı İzmir Mimarlık Merkezi binası bazı teknik aksaklıklarına rağmen İzmir ve Türkiye Mimarlık ortamına önemli bir katkı. Bu etkinlik de o katkılardan birisi.

Mimarın ya da mimarın çok kullandığı malzemenin reklamına odaklanan (belki de başka türlü olma şansı yok) sponsorların, gösteri ve gösteriş dozu yüksek, sonunda da ne mimara, ne mimarlık ortamına, ne de mimariye katkısı olan etkinliklerinden farklıydı "Mimarlık Maratonu" (Sponsorlu / ek kaynaklı olsa etkisinin ne kadar büyüyeceği de ortada; nitelikli bir etkinliği destekleyip büyütmek bazen neden bu kadar zor geliyor destekçi olacak firmalara?). 

Bugün İzmir'de kimlerin nasıl bir mimarlık peşinden koştuğu, meslek alanının koşulları ile nasıl başa çıktığı, tasarlama süreçlerini nasıl ele aldığını, fikirlerini ve yapıları hangi dille ne nitelikte temsil ettiğini gösteriyordu. Benzeşenlerin değil, benzemeyenlerin mimarlığına alan açıyordu. Meslekte geçirdikleri yıllar ve yaptıkları projelerle oldukça deneyimli mimarlar ile yeni mezun olmuş, üretken mimarları aynı sahnede buluşturuyordu. 

Noyan Vural Architecture, Noyan Vural Çeşme'de inşatı tamamlanan lüks konut projesi ile Bornova'da inşaatı devam eden konut ve alışveriş birimlerinden oluşan karma kullanımlı projelerini anlattı. Nazz Design Studio, Nazlı Elçin Çeşme'deki yazlık konut yerleşkesi projesini sundu. MEES Mimarlık Mete Keskin, bir yarışma projesini anlattıktan sonra, bir çok kez değişen mevzuatlar yüzünden uzayan bir apartman projesinde başlarına gelenlerden bahsetti. Deren Uysal Architecture, Deren Uysal ve Selen Özdoğan Akhisar'daki yarışma projelerinin kavramsal çerçevesine odaklanan bir sunum yaptı. Not Mimarlık, Sena Neşen Uysal Bornova'da tasarladıkları yüzme havuzu projesini, cephede kullandıkları cam kaya gabion duvar uygulaması üzeriden anlatıp, projenin geneline de değindi. Asmira Mimarlık ve Restorasyon, Semra Emek İstanbul'daki yeniden yapım projesindan sonra Tire'deki bir bedestenin restorasyon projesini sundu. hod Architecture, Onur Dinmez yurtdışındaki bir iş veren için hazırladıkları at çiftliğinin ön projesini, sirece dahil olan ofis çalışanları ile izleyicilerle paylaştı. Ulema & Ulema Mimarlık, Necdet Ulema 25 yıllık mesleki serüvenlerinin farklı ölçekteki projelerine kısaca değindikten sonra, Elektrik Mühendisleri Odası projesini detaylı olarak sundu. Pinart Mimarlık, Pınar Kayhan biri inşa edilmiş diğeri proje aşamasında olan iki ayrı konu projesinin detaylarını paylaştı. Aysen Tüten ve Asiye Asil-Yurtsev de Kore Şehitleri Anıtı proje yarışmasına yolladıkları ama eksik teslim dolayısıyla değerlendirmeye alınmayan projelerini izleyicilerin görüşüne sundu. Etkinliğin moderatörlüğünü İki Artı Bir Mimarlık, Deniz Dokgöz yaptı. 
Mimarlığın, mimarı tarafından anlatılması çok ender ilham verici oluyor. Ya da şöyle diyeyim, çok ender sıkıcı olmuyor. Bu etkinlikte sıkıcı olmayan az sunum vardı. Süre kısıtlaması mimarların niyetlerini daha iyi anlatmalarını sağlıyor. Yoksa sonsuza kadar konuşma potansiyeli taşıyoruz hepimiz. Türkiye dışında edindiğim deneyim de bunun ülkeler üstü bir gerçek olduğunu tescilliyor. 10 sunum dinleyince, mimari projenin mükemmel sunumuna dair üç maddelik şu mucize formülü keşfettim:

1. Sunumun iki boyutlu dünyasında ekrana yansıttığın görsellere güven ve anlatımı onlara bırak. Eskizler, yapının fotoğrafı, görselleştirilmiş sayısal modeli ya da maket fotoğrafları ya da videosu... Az konuş. 
2. Mümkünse video ile göster. 
3. İlla bir şeyler anlatmak gerekiyorsa, yapının her şeyini uzun uzun değil, bir parçayı anlat. Bu parça, tasarım sürecine, kavramsal çerçeveye, yerel bağlama, malzemelere, yaşanan zorluklara, aşılan zorluklara, getirilen yeniliklere dair olabilir. Ama birine dair olmalı. 

İzleyicilerden az sayıda soru geldi. Sunum yapan mimarların bir kısmı ile bira içmeye gittiğimiz için sunumlar sonrasında sunucu mimarların kendi aralarında birbirlerinin projelerini konuşmadığını da biliyorum. Belki sunum sonrası mimar buluşması İzmir'in mimarlık ortamının zenginliğini yansıtan bu mimarlar arasında görüş alışverişini arttırabilir. 

Önümüzdeki hafta ikinci oturum gerçekleşecek. 
İlgilenenlere duyurulur.