"BİİİZ!"

Türk düşüncesinin umudu Ahmet Hamdi Tanpınar

“Yukarıdaki satırlarda anlatılan dünya geçmişle güncelin, ölümle yaşamın, gerçeklikle fantezinin birbirinden ayrıldığı bir dünya değildir. Kuşaklar da birbirine karışmıştır. Bu dünya döngüsel zamanlı veya zamansız ya da Kayaalp’in, Green referansıyla belirttiği gibi, parçalanmış bir zamandadır. Bu boğucu dünyanın çıkışı sihirli çözümlerden beklenir: Hazineler, tenekeden altın yapmalar, öte alemden haberler, sürpriz miraslar umut edilir. Dünyanın haz ertelemesiz bir açlığın hizmetkarı olması beklenir. Ancak metafizik mucizelerin aynı zamanda çok korkutucu kabuslara, bir türlü gömülemeyen ölülere ve kişinin peşini bırakmayan hortlaklara dönüşmesi kaçınılmazdır.”

s.144

Biz zamirinin bu esrarengiz kullanımı bana ergenlerin konuşmasını hatırlatıyor. Babası bir konuda azarlayınca “Anladık ya…” diyen bir ergeni hatırlayalım. Başka bir “biz” kullanımını da düşünelim: Kendisini tehdit altında hissettiği ve korktuğu zaman karşı tarafa meydan okuyarak kurtulmaya çalışan birisinin sözlerini kafamızda canlandıralım: “Biz adamın ciğerini sökeriz.”

“Biz” anlatıcı/yazar tarafından güvensiz, kaygılı, ayrılık acısı çeken bir öznelliğin beraberlik, güvenlik arayışı yüzünden mi kullanılıyor? Bu haliyle Tanpınar, romanlarındaki kahramanları kendi hikayelerine, kaderlerine, akıbetlerine bırakamayan bir ebeveyn gibi mi? Peşini bir türlü bırakmayan ölü annenin yaşattıklarını roman kahramanlarına mı yaşatıyor? Kaybedilmiş bir bütünlüğün, tamlığın “biz” zamirinin kullanımıyla olası olduğu umudu, Tanpınar’ın metninde yazarı, anlatıcıyı, kahramanı ve okuru bir araya getiriyor ve Tanpınar böylesi bir tam’lıktan beslenmeye çalışıyor.

s.150

Narsisizm ve Yaratıcılık, YKY, 2017.